17 Ağustos 2009 Pazartesi

SEROTONİN




Serotonin, monoamin bir nörotransmitterdir. Triptofan aminoasitinden sentezlenir. Beyinde serotonin kimyasalı salındığında kan damarları kasılarak daralır; serotonin düzeyi düştükçe genişler.
Migren atağından önce vücuttaki serotonin düzeyi yüksek olmakta, atak geçtikten sonra da düşmektedir.
Açlık, yorgunluk, stres, yemek, ışık ve ilaçlar gibi faktörlerin tamamı insan vücudundaki serotonin düzeyini etkilemektedir.
Stres ve düşük kan şekeri serotonin düzeyini düşürürken; oksijen, kusma, içinde aminler bulunan gıdalar (örneğin: peynir, çikolata, portakal, mandalina, domates ) ve içinde triptofan isminde bir çeşit amino asit bulunan gıdalar, (örneğin süt, hindi eti ) serotonin düzeyini yükseltmektedir.

Bunun dışında insan vücudundaki serotonin düzeyini, çeşitli
hormonlar da etkilemektedir. Örneğin kadın vücudundaki östrojende (kadınlık hormonu) artma, serotonin düzeyinde de bir artışa neden olmakta; aynı şekilde, kadınların âdet görmeleri sırasında, östrojen hormonlarında düşüş olması, serotonin düzeyini de düşürmekte ve bu durum, kan damarlarının aşırı genişlemesi sonucu, kadınlarda migren başlamasına neden olabilmektedir.Ayrıca serotonin dopaminerjik nöronlardaki reseptörlerine bağlanarak dopamin salgılanmasını azaltmaktadır.Serotoninin depresyon oluşumu üzerinde etkisi vardır.Depresyon ve anksiyete tedavilerinde serotonin geri alım inhibitörü (serotoninin tekrar kullanımı için sinaps aralığından, salgılandığı nörona geri alımını yok eden) ilaçlar kullanılır.




Mutluluk sizce nedir? Ya da mutlulukla ilgili bir tanımlamanız var mı diye sormak istiyorum. Şimdi bu bilgiler ışığında bana çikolata veya peynir demeyin. Tabiki bahsedilen gıdaların serotonin seviyesini yükselttiğini hep beraber okuduk. Araştırmışlar efendim. Fakat sizin mutluluk anlayışınız nedir? Ev mi? Lüks bir araba mı? Bankada milyon dolarların olması mı? Ya da bunların hepsine sahip olmak mı? (Bu cümlelerden bir saadet zinciri açılımı yapıyorum zannetmeyin :) Hayır hayır bence bu saydıklarım olmasa gerek. Mutluluk, sahip olduklarımızın farkına varmaktır bence. Tabiki birçok açıdan mutluluk tanımı yapılabilir. Konu madem maddiyatla ilgili kısma geldi buradan devam edelim.
Küçük bir çocukken bir külah dondurma nasıl mutlu ederdi bizi (boğazımı ağrıttığından fazla yiyemezdim). Ya da parka gidip kaydıraktan kaymak. Nasıl bir haz verirdi bize. Ya da elimize sıkıştırılan birkaç kuruş para. Usain Bolt’u 100 m’de geçecekmişsin gibi hızla bakkala koşulur, aynı hızla parayı çereze, şekere vs. gibi yatırım araçlarına yatırırdık. (Bu çerezlerin içinden çıkan bedavalara ne demeli :)

Zaman geçiyor tabi. Büyüdük değil mi? Peki beklentiler? Beklentiler de değişti. Tabi 20'li yaşlarda bir adamın çerezden, dondurmadan havalara uçmasını beklemiyorum. Fakat sahip olduklarının da farkında olması gerekir. Daha lüks bir evim olsun derken evsiz insanların olduğunu unutmamalı.

Maddi kazanımlar bu konunun önemsiz sayılabilecek bir kısmı sadece. Gerçekten sahip olduklarımızı düşünürsek aslında ne kadar şanslı bir insan olduğumuzu anlarız. Evine giderken yürüyebiliyorsan, yemeğini kendin yiyebiliyorsan ve bu yazıları okuyabiliyorsan çok şanslısın gerçekten.

Herkese ailesiyle sağlık ve mutluluk dolu günler diliyorum efendim. Saygılarımla,

Meraklı Vatandaş